Sunday, July 22, 2012

ikinci

Sevgili Hira'dan bir yazı daha geldi..Hani Haziran'da "film karesi gerçek mi?" yazısını yollayan canki'mden (canki=canım kanki)..Ve söz verdi bir sonraki yazısı daha 'neşeli' olacakmış..Yeni yazı aşağıda :
Bu aralar yine çok ama çok özlüyorum. Niye bazı zamanlarda bu duygunun pik yaptığını anlamış değilim. Yani niye bazı zamanlarda daha çok özlediğimin belirgin bir nedeni yok..sadece acaip özlüyorum! İçimdeki sesler birbirine karışmış durumda..bazen "geri dönecek biliyorum" derken, bazen de "yoluna devam et, olmayacak tekrarı" diyor aynı ses! Sonra "düşünüyorum-dönse nasıl olacak zate diye-cevaplandıramıyorum:( Unutmaya başladım yüzünün ve ellerinin çizgilerini..Zaten anladım, ayrılık acı vermiyor-acının kaynağı, korku: unutma korkusu! Zaman geçiyor, 24 saat onu düşensen de onunla olan detaylar karışıyor ve sonra o karışıklıkta "alnında kaç çizgi olurdu?", "güldü mü hangi gamzesi daha belirgin görünürdü?" sorularının cevapları da çoğalıyor..Çünkü zaman geçiyor-çünkü unutuluyor! Çekilen acının derecesi yüksek, içerde bir yer sürekli ve sızım sızım kanıyor, bazen geçmiş gibi oluyor-unutmuşsun gibi. Sonra yaranın üzerini örttüğün pamuk tekrar kanlandığında tekrar başa dönüyor acı seviyesi ve tekrar bir tomar pamuk daha koyuyorsun yaranın üzerine ve kanama tekrar duruyor, hooppp herşey tekrar normalleşiyor-öyle görünüyor-normalmiş gibi.
En kötüsü yola devam etmen gerektiğini bilip, kafanı arkadan öne çevirememek, bilip yapamamak! Birden çok mutlu bir anda ve hiçbirşey yokken, gözünden yaşların akması, yeni uyandığında, kitap okurken, arkadaşlarınla dışardeyken, hemen hemen her an..içimden mi atmaya çalışıyorum seni? bu kadar büyük müydün içimde? bitmeyen 8 aydır? Çok sıkıldım kendimden-yoluma devam etmek istiyorum, yolumdan çekilmeni rica ediyorum. Yeni tanıştıklarımı sana benzetmemek, onlarlayken seni daha çok özlemek istemiyorum artık!
Karşı bahçedeki akasyaya benzer ağacın çiçekleri dökülüyor, dökülen çiçekler rüzgarda savruluyor-öyle anlamsız, öylesine sağa sola..ama hepsi sanki ağaca bakıyor, "beni niye bıraktın?" dercesine..Ağaç suskun, ağaç kapı duvar, ağaç acımasız, aşk yanılsama!

2 comments:

Ödül Melek said...

O arkadaşına söyle böyle hüzünlü yazılar yazmasın artık. Ağlayalım mı istiyor yoksa, hamile halimizle.:)

.. said...

ben de söyledim ama dedi ki, kalbi dinlemiyormuş! yoksa o bizden çok istiyormuş UNUTMAYI!! :((