Sunday, October 2, 2011

harika bir Pazar ♥♥ / a gorgeous Sunday ♥♥♥

Hararetli ve kavgalı Tabu partisinin ardından, evi toplayıp, bilmem kaçta uyuyup, sonra sabahın köründe kalkıp yaldır yaldır İzmit'e gelip, sonra annemleri İzmir'e uğurlayıp, yine aynı güne bir sürü okasyon sığdırdığım için öncelikle kendimi takdir ederek bu post'a başlamak istiyorum:)
Sonra Ayşe-Serap-Oğuzhan-Cansu-Elif-Nefoş-Beb ve Babam'a teşekkür ediyorum, günün diğer kahramanlarına;)
Annemleri uğurladıktan sonra Google Ayşe ile Serapcan'ı ziyarete gittim. Sağolsun Ayşecik telefon süsü olan rujlardan ayarlamış yine, ayy çok kokoş ve şekerler:)
Ondan sonra Ayşelerin bakkalı tam 3 saat işgal ettiğimiz-çocukluğumuza öndüğümüz, süreç başladı ama ne 3 saat! 3 kız kuaför ve kozmetikçiye çevirdik mütevazi dükkan'ı. Dükkan'a ekmek-salça, vs..almaya gelen tiplerin gördüğü manzara : bir kız oturmuş, diğerinin elinde fırça ve sigara saç örüyor. Diğerinin elinde allık ve far harıl harıl makyaj yapıyor
Koccaman koccaman kızlar yaş aralığı 5-9 civarındaki kızlar gibi davranıyor: "ayy bunu bozup ikili örsene? ya bunla kafam "KARE" oldu tekrar tekli örer misin?"
"aa sıkıldım ama bu son örüşüm!" "dostum sen versene oradan bir"ülker çikolatalı gofret nefis"den".. gülüşmeler..sonra tekrar devam, bakkala gelen çocuklarla çocuk olma-gülüşmeler..hatta bir ara Ayşe'nin eve gitmesinden istifade Serap'la sigaraya yaptığımız mini kampanya : "3 al 2 öde"..gülüşmeler..
Gülüşmeler'e sevgili Oğuzhan ve onun çookk tatlı kız arkadaşı Cansu ile kahve dünyasında devam etmece. Bir klasiğin bir milyon binici kez tekrar yaşanması :damla sakızlı sade türk kahvesi ve yanında kahve dünyası kek..gülüşmeler ve mutluluk..
Oğuzhan ile Cansu'nun tasarım harikası, üzerinde "the geveze" yazması gerekirken "the boss" yazdırdıkları harika hediyeleri..mutluluk..
Mutluluğa Elif & Nefoş ile kahve falıyla devam etmek..umut ve mutluluğu pekiştirmek..
Sonra Beb'le bira keyfi-kerdeşini özlediğini farketmek ve onu çok sevmek..şimdi de hayatın gerçeği :evde yemek hazırlayıp,bir yandan da blog yazıp, dün duyup dilime yapışan şarkıyı mırıldanmak:)
"Ben senin o terk etmelerini yerim-Gittiğinde sende kaldı bir yerim-Sözde ayrılıkları bir kalem geçelim geçelim"
Ayy vallaha şarkının hikayesini anlatmadan geçemeyeceğim : İstanbul Modern önünde Bienal programı almak için bekleyen arkadaşımı gölgelik bir yerde bekliyorum. Arabanın birinin içinde çocuğun biri sürekli şarkının aynı yerini dinleyip dinleyip duruyor..nakarat bitiyor..vıcıırrttt geri alıyor tekrar dinliyor.."ayy cd bozuldu bozulacak" diyorum, yok bozulmuyor-yine çalıyor..İstanbul Modern'in bahçesindeki sanatsever, elit tabakayla tamamen zıt bir görüntü ve şarkı:) acaip hoşuma gitti..ve inanmayacaksınız ama şarkıdan sonra güneşli bir cumartesiyi içerde geçirmemeye karar verdim-zırrtt 360 derece dönüş yani..Zaten de yorulmuş, içeri gezicek halim kalmamıştı. Müthiş ikna gücümle arkadaşımı da yoldan çıkarıp son gücümüzle NamPort'a yürüdük. Ohhhh..panoramik İstanbul manzarasına elimizde çayımız yanında kavurmalı böreklerinizle eşlik ettik, ziyafet sona erince de güneşlenerek vapurla karşıya geçtik..nasıl olsa  Bienal daha sürecek-elbet yağmurlu bir gün olur. O zaman gider, gezeriz:)
"Ben senin o değişmeyen kaderin-Ay yanıyor baştan aşağı her yerim-Bildiğin o malum günahlara yine girelim.
Ben senin o terk etmelerini yerim-Gittiğinde sende kaldı bir yerim-Sözde ayrılıkları bir kalem geçelim geçelim"
@•°*..*★ herkese şimdiden mutlu geçecek bir hafta diliyorum ★* * •°@

No comments: