Saturday, March 6, 2010

Şehir

sabah panjurlardan içeri girmeye çalışan güneşle uyandırıldım. Saat 7..gece uyumadan önce yere bıraktığım kitabımı alıp bıraktığım yerden okumaya başladım. Güneşin parıldamasına daha fazla dayanamayıp çektim eşofmanları fırladım sokağa..güneşli bir günde sahilde yürümek gibisi yok. Bünyesel mi bilinmez, bana göre değil "kendini hayatın akışına bırakmak" konsepti. iyi geldi bu yürüyüş, akışın tersine yürüyormuş gibi hissettirdi. Bunları düşünürken "tazaa poçaa, gevrekkk, boyooozz" sesi tüm caddeyi kapladı. Şaka gibi, sahiden İzmir'deyim! Burada geçirdiğim nadir haftasonlarından-şehre alışıp alışmama konusunda hala muallaktayım. Mesela bu konuyu zamanın/hayatın akışına bırakabilirim. ama evden işe işten eve gelme olayına son..hayat böyle geçmez, renklendirmek lazım. Mevcut durumun tadını çıkarmak şart: Her gün bir yerden göçmek ne iyi, Her gün bir yere Konmak ne güzel, Bulanmadan donmadan akmak ne hoş, Dünle beraber Gitti cancağızım,Ne kadar söz varsa Düne ait Şimdi yeni bir gun Şimdi yeni şeyler Söylemek lazım (Mevlana)



No comments: