Evet farkındayım başlığın "dolu dolu Anadolu" gibi olduğunun :) amma velakin kendimi tutamadım yazdım:) Senacığımla nihayet 3 Kasım'da biraraya gelip hasret giderdik. Güne erkencikten Sultanahmet'de kahvaltıyla başladık. Sonra ver elini Kapalı Çarşı..Önce çantacıları sonra takıcıları en sonda hediyelik eşyacıları kapı kapı arşınladık-güzel de şeyler aldık:) Ondan sonra muhteşem bir oyuna gittik:Hedda Gabler! Bilindik bir konu bu kadar mı güzel işlenir? Bir oyuncu karaktere bu kadar mı güzel yakışır? ve bir sahne düzeni bu kadar mı güzel olur? Kısacası MUHTEŞEM bir oyun izlemek istiyorum diyorsanız mutlaka ve mutlaka gidin Hedda'nın hikayesini izlemeye..Sonrasında Kanyon'da James Bond'u izleyerek günü bitirdik-Hedda'nın üzerine skyfall pek gitmedi tabi:)
Dolu dolu geçen bu günden bazı fotoları sizle paylaşmadan geçemeyeceğim, önce KapalıÇarşı'dan bir derleme :
Sena da ben de soldaki bilekliklerden fuşya olanını beğendik-benimkinin yapım aşaması:
ve bilekliğiiimm bitti:)
Bedesten Cafe'nin karşısındaki iki mağaza..adları anlamlı geldi : Sufi & Meşk!
Bu ve alttaki kare Meşk'den..Denizkızı şekilli yüzüğün işçiliğine bayıldık!
bu bakırcıya bayıldık-tam olarak İstanbul2u yansıtıyor : kaotik bir ortam:)
arada sıkışmış 'Tavşan'a dikkat-çok fena cool..
bu görüntüden sonra kendimizi Bedesten Cafe'de kahve içerken bulduk:)
Allah'ım bu nasıl bir karışlıklık:S
en üstteki soldan ikinci çift yeşil küpeye hasta olduk!
Eee tabiiki bu yazı burada bitmedi. Hem konuşmayı hem de foto çekmeyi benim kadar seven birisinden bunu bekleyemezsiniz :D Devamı yarın;)
No comments:
Post a Comment