Takvim günü olarak Yaz resmen bitiyor bugün.. Kırlangıçlar da her an gidebilir:( Gökyüzü onlarsız yine çok boş olacak çookk ama:(
Kırlangıçlar tekrar gelene kadar mutlu olmak için aşağıdaki reçeteyi kullanabilirsiniz;)
Friday, August 31, 2012
Thursday, August 30, 2012
ortaya bolca
Şimdi bugün evde kalmışsınızdır, sıkılıyorsunuzdur, ne yapsam diye düşünüyor olabilirsiniz..Durun-ben sizin yerinize düşündüm ve aşağıdakileri hazırladım;) Elbet biri size uyar..hem yaparken zaman da geçer, hem de yeni bişiler yapmış olursunuz..Ayy pozitif miyim neyim:)
Hepsinin ortak özelliği (baykuşlu iğnelik hariç) renkli ip ya da derilerin birşeylere bağlanarak ya da sarılarak yapılması-yani çok kolay hepsi..biraz hayal gücünüze de güvenin tabi;)
Hepsinin ortak özelliği (baykuşlu iğnelik hariç) renkli ip ya da derilerin birşeylere bağlanarak ya da sarılarak yapılması-yani çok kolay hepsi..biraz hayal gücünüze de güvenin tabi;)
sıkıldığınız tek renk bir clutch'ınıza kurdela yada deri dikmenize bakar;)

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!
Bayram çoşkularımız hep sürsün!!
Wednesday, August 29, 2012
basic is the best
Dizim bandajlı olduğu için hala babet giyiyorum:( umarım şu yürüme işim bir an önce normale döner. Geirken yanıma birşey almamışım ama neyseki en sevdiğim 2 şey annemlerdeymiş..yaa ben seviyorum düz beyaz tshirt işini-ama harbi seviyorum:) sizce de hayat kurtarıcı değil mi?
tshirt:LTB - pantolon:MNG - babet:Beta
Tuesday, August 28, 2012
ufak tefekler ama
Farkettiniz mi? çocuk kıyafetlerinde yetişkin modellerine göre daha fazla seçenek ve marka var? Fiyatlarının daha uygun olduğunu da söylemeliyim ve ayrıca ufak tefek minyon bir tipseniz Zara Kids'i ara sıra ziyaret etmenizi kesin ve şiddetle tavsiye de edeceğim..niye mi? Bana dua ederken anlarsınız;)
Neyse gelelim konumuza-seçenek çok olunca modellerde büyüklerinkine yakın olunca ortaya 'büyümüşte küçülmüş kerata' manzaralarından çokça çıkıyor..Bakar mısınız şunlara?
Neyse gelelim konumuza-seçenek çok olunca modellerde büyüklerinkine yakın olunca ortaya 'büyümüşte küçülmüş kerata' manzaralarından çokça çıkıyor..Bakar mısınız şunlara?
favorim, yukarıdaki çekirge:)
bunun konumuzla alakası yok ama 'özgür' halini çok sevdim..
iş hali
Hava hafiften serinleyince hemen kaptım ceketimi..Hala Kompela kadar bronzum so I'm happy;) Haftasonu bir Kerpe/Kefken yapsak mı acaba? Havalar serinlemeden önceki koruma turları babında..
ceket&tshirt:Tabuu - pantolon:Zara - ayakkabı:NineWest
Monday, August 27, 2012
Saturday, August 25, 2012
Doğum Günün/m Kutlu Olsun!
Ateşle oynamayı oldum olası sevmişimdir!
Ağustos kuşları
Derin, saf, mavi bir gökyüzünde kara noktalardan oluşmuş kıpırtılı kara bir yumak helezonlar çizerek dönüyor.
Onlara bakıyorum.
Bir ucundan katılan kalabalık ve karışık siyah noktalarla büyüyen yumak diğer ucundan zarif ve düzenli bir ok gibi çıkarak maviliğin içlerine doğru uçuyor.
Gidiyorlar.
Onlara bakıyorum.
Garip bir hüzünle bakıyorum onlara.
Bir şeyin bittiğini söylüyorlar bana.
Başka bir şeyin başlayacağını da.
Onlar gittikten sonra bir zaman boş kalacak o saf mavilik.
Bilmediği bir şeyi özler gibi bomboş bekleyecek.
Ayrıldığımız sevdiklerimizle, buluşacağımız ve henüz kim olduklarını bilmediğimiz seveceklerimiz arasındaki o kederli, yalnız ve yalnızlığında gizli ümitlerle beklentiler taşıyan boşluk.
Uzaklaşanları görüyoruz, anıları taze.
Tanıyoruz gidenleri.
O berrak mavilik bir zaman sonra yeni kuşlar bulacak, ışıkları değişecek, bulutları, yağmurları, sonbaharla şeffaflaşmış güneşleri olacak.
Yaşanmış olanlardan kopmak zor.
Yaşanacak olanları beklemek heyecanlı.
İkisinin arasında, derin ve yalnız bir gökyüzü gibi hüzünlü bir boşluk var.
İçinden geçilmesi en zor olan zaman.
Kendi boşluğuyla daralmış o kederli ruh nasıl da gidenleri yakalamak, geçmişe tutunmak ister.
Nasıl da hüzünle bakar gitme vakti gelenlere.
Ne çok insan, böyle bir kederli boşlukta, geleceği beklemeye sabrı ve gücü yetmediğinden yanlış bir karar verip geçmişi yaşatmaya çalıştı.
Halbuki kural ne kadar açık.
Gitme vakti gelen gidecek.
Boş bir gökyüzü gibi gelecek olanları bekleyeceksin.
Kederle, hüzünle ve sabırla.
Gitmenin bir mevsimi var.
Gelecek olanları karşılamanın bir mevsimi.
Bir mevsimi var boş bir gökyüzü gibi beklemenin.
Gidenleri biliyoruz.
Sesleri, fısıltıları, kokuları, gülüşleri ne kadar da tanıdık, ne kadar yakın.
Bize değdikleri yerleri kopartacaklar giderken.
Kopmanın sancısını duyacağız.
Kuşlarını yitirmiş bir gökyüzü gibi kendi acısıyla yankılanacak içimiz.
Bir zaman, sonsuza dek öyle bomboş kalacağından korkacak.
Sonra tek tük yeni kuşlar gelecek.
Sonra değişik ötüşleri olan dağınık sürüler.
Bulutlar, yağmurlar, yeni ışıklar, şeffaflaşmış güneşler.
Gelecek olanları tanımıyoruz.
Yüzleri nasıl, sesleri nasıl, kokuları nasıl bilmiyoruz, üzülünce nasıl bakıyorlar, sevinince nasıl, bilmiyoruz.
Yeni gülüşlere alışacağız. Yeni dokunuşlara.
Sözcüklerin bir başka biçimde söylenebileceğini de göreceğiz. Şu anda hiç tanımadığımız bir beden birkaç ay sonra sıcak bir sokulganlıkla yanımıza uzandığında, bir yabancıdan bir sevgili yaratan bu tabiata şaşacağız.
Giden kuşlara bakıyorum hüzünle.
Süzülerek uzaklaşıyorlar.
Gitmenin bir mevsimi var.
Gelecek olanları karşılamanın bir mevsimi.
Bir mevsimi var bomboş bir gökyüzü gibi beklemenin.
Niceleri, bomboş bir gökyüzü gibi durmanın azabına dayanamadığından gidenleri yolundan döndürdü.
Ölü kuşları oldu onların.
Ölü kuşlarla doldu mavilikleri.
Derin, saf, boş bir gökyüzü gibi kederle durun.
Gelecekler.
Yeni sesleri, yeni kokuları, yeni dokunuşlarıyla gelecekler.
Sözcüklerin başka türlü söylenebileceğini de öğreneceksiniz.
Her kederden bir ümide kapı açan bu tuhaf tabiata şaşacaksınız.
Unutmayın, gitmenin bir mevsimi var.
Gelecekleri beklemenin bir mevsimi.
Bir mevsimi var bomboş bir gökyüzü gibi durmanın.
Gelenler, sadece beklemesini bilenlere geliyor.
Bekleyin...
Gelecekler.
Ahmet Altan
Ağustos kuşları
Derin, saf, mavi bir gökyüzünde kara noktalardan oluşmuş kıpırtılı kara bir yumak helezonlar çizerek dönüyor.
Onlara bakıyorum.
Bir ucundan katılan kalabalık ve karışık siyah noktalarla büyüyen yumak diğer ucundan zarif ve düzenli bir ok gibi çıkarak maviliğin içlerine doğru uçuyor.
Gidiyorlar.
Onlara bakıyorum.
Garip bir hüzünle bakıyorum onlara.
Bir şeyin bittiğini söylüyorlar bana.
Başka bir şeyin başlayacağını da.
Onlar gittikten sonra bir zaman boş kalacak o saf mavilik.
Bilmediği bir şeyi özler gibi bomboş bekleyecek.
Ayrıldığımız sevdiklerimizle, buluşacağımız ve henüz kim olduklarını bilmediğimiz seveceklerimiz arasındaki o kederli, yalnız ve yalnızlığında gizli ümitlerle beklentiler taşıyan boşluk.
Uzaklaşanları görüyoruz, anıları taze.
Tanıyoruz gidenleri.
O berrak mavilik bir zaman sonra yeni kuşlar bulacak, ışıkları değişecek, bulutları, yağmurları, sonbaharla şeffaflaşmış güneşleri olacak.
Yaşanmış olanlardan kopmak zor.
Yaşanacak olanları beklemek heyecanlı.
İkisinin arasında, derin ve yalnız bir gökyüzü gibi hüzünlü bir boşluk var.
İçinden geçilmesi en zor olan zaman.
Kendi boşluğuyla daralmış o kederli ruh nasıl da gidenleri yakalamak, geçmişe tutunmak ister.
Nasıl da hüzünle bakar gitme vakti gelenlere.
Ne çok insan, böyle bir kederli boşlukta, geleceği beklemeye sabrı ve gücü yetmediğinden yanlış bir karar verip geçmişi yaşatmaya çalıştı.
Halbuki kural ne kadar açık.
Gitme vakti gelen gidecek.
Boş bir gökyüzü gibi gelecek olanları bekleyeceksin.
Kederle, hüzünle ve sabırla.
Gitmenin bir mevsimi var.
Gelecek olanları karşılamanın bir mevsimi.
Bir mevsimi var boş bir gökyüzü gibi beklemenin.
Gidenleri biliyoruz.
Sesleri, fısıltıları, kokuları, gülüşleri ne kadar da tanıdık, ne kadar yakın.
Bize değdikleri yerleri kopartacaklar giderken.
Kopmanın sancısını duyacağız.
Kuşlarını yitirmiş bir gökyüzü gibi kendi acısıyla yankılanacak içimiz.
Bir zaman, sonsuza dek öyle bomboş kalacağından korkacak.
Sonra tek tük yeni kuşlar gelecek.
Sonra değişik ötüşleri olan dağınık sürüler.
Bulutlar, yağmurlar, yeni ışıklar, şeffaflaşmış güneşler.
Gelecek olanları tanımıyoruz.
Yüzleri nasıl, sesleri nasıl, kokuları nasıl bilmiyoruz, üzülünce nasıl bakıyorlar, sevinince nasıl, bilmiyoruz.
Yeni gülüşlere alışacağız. Yeni dokunuşlara.
Sözcüklerin bir başka biçimde söylenebileceğini de göreceğiz. Şu anda hiç tanımadığımız bir beden birkaç ay sonra sıcak bir sokulganlıkla yanımıza uzandığında, bir yabancıdan bir sevgili yaratan bu tabiata şaşacağız.
Giden kuşlara bakıyorum hüzünle.
Süzülerek uzaklaşıyorlar.
Gitmenin bir mevsimi var.
Gelecek olanları karşılamanın bir mevsimi.
Bir mevsimi var bomboş bir gökyüzü gibi beklemenin.
Niceleri, bomboş bir gökyüzü gibi durmanın azabına dayanamadığından gidenleri yolundan döndürdü.
Ölü kuşları oldu onların.
Ölü kuşlarla doldu mavilikleri.
Derin, saf, boş bir gökyüzü gibi kederle durun.
Gelecekler.
Yeni sesleri, yeni kokuları, yeni dokunuşlarıyla gelecekler.
Sözcüklerin başka türlü söylenebileceğini de öğreneceksiniz.
Her kederden bir ümide kapı açan bu tuhaf tabiata şaşacaksınız.
Unutmayın, gitmenin bir mevsimi var.
Gelecekleri beklemenin bir mevsimi.
Bir mevsimi var bomboş bir gökyüzü gibi durmanın.
Gelenler, sadece beklemesini bilenlere geliyor.
Bekleyin...
Gelecekler.
Ahmet Altan
yapışkan başlıklar / headboard stickers
Kitap okurken, yastığı dayamak ihtiyacı varsa bir "başlık"ta gerekiyor ama öğle babanemden kalmış gibi olmamak kaydıyla tabi:) ama yatağınızın baş tarafını duvara dayama şansınız varsa saçma sapan para harcamaya da lüzum kalmıyor.
Aşağıdaki fotoları bir sitede görünce çok hoşuma gitti. Hem çok dekoratif hem de çok ekonomik görünüyorlar. Abartılırsa stickerlar yatak örtüsüne göre bile zırt pırt değiştirilebilir:) Kesinlikle iyi fikir, çok tuttum;)
ev hali
İzmit'te ve İzmirdeyken, özensiz ev haliyle sokağa hiç düşünmeden çıkardım. Ne kadar büyük bir özgürlük olduğunu yeni evime taşındığımda anladım! Bu evi çok seviyorum ama sokağa istediğim gibi giyinip çıkamamaktan rahatsızım..aslında tam öyle değil-yine istediğim gibi giyinip çıkıyorum ama insanlar caddeye genelde üstleri başları daha bir özenle iniyor. Sonra sen çaattt bir tanıdığa rastlıyorsun ve tatatamm..Salaş salaş pek sevimli görünmüyorsun haliyle..ama ben sallıyor muyum bu durumu? tabi ki çok değil:)
tshirt:Xside - şalvar:Morgan - babet:Torry Burch
tshirt:LTB - short:Amisu - babet:Juge - çanta:LV
Friday, August 24, 2012
işte bu!
hem yapımı kolay hem de süper şık! Bu kez bunu kesin yapıcam;) İlk işim Japon Pazarına gidip kalın ve saydam masa örtülerinden almak olacak-sanırım bu çanta için 50cm. fazla fazla yeter..ardından da incik boncuk satan yerlerden çıt çıt alcam..evet evet kararlıyım yapmaya;) Sizce de süper görünmüyor mu ama?
source : apair-andaspare.blogspot.com
Subscribe to:
Posts (Atom)